Rejisörlüğünü Aytaç Manizade’nin üstlendiği eser, Henry James’in aynı adlı hikâyesinden uyarlandı ve Myfanwy Piper tarafından librettosu yazıldı. Yapıtın orkestra şefi ise Britanyalı Richard Hetherington.
İngilizce olarak seslendirilen eser; genç bir mürebbiyenin iki çocuğa bakması için işe alınmasını, eve geldikten kısa bir süre sonra yakın zamanda ölmüş olan eski uşak ve eski mürebbiyenin hayaletlerini gördüğüne inanmaya başlamasını konu alıyor. Dekor tasarımı Efter Tunç, kostüm tasarımı Ayşegül Alev, ışık tasarımı Cem Yılmazer imzalı eserde; Anlatıcı/Quint rolünde Ahmet Baykara, The Governess rolünde Ayten Telek, Miss Jessel rolünde Sevim Ateş, Mrs Grose rolünde Barbora Hitay, Miles rolünde Mete Kerem Sesigür, Flora rolünde Bezmi Hazal Ekşi sahnedeydiler. Eser; 21- 24- 25-28 Şubat’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde saat 20.00’de sahnelenmeye devam edecek.
“Kötülüğün Döngüsü” adlı operayı Manizade ile konuştuk.
– Benjamin Britten’ın “The Turn of the Screw” adlı eserini ilk kez 2011 yılında sahnelemiştiniz ve bu bir Türkiye prömiyeriydi. 2013 yılında Macaristan’ın Zeget şehrinde ARMEL Festival Competition’da biri en iyi prodüksiyon olmak üzere dört ödül aldı. Sonra 2017’de bu eser tekrarlandı. Ama sekiz sene ara verildikten sonra bu yıl tekrar İstanbul Devlet Operası’nın repertuvarına girdi. Bu sefer eserin sahnelenme süreci nasıl ilerledi?
Bu kez sekiz yeni sanatçı var. Bu eserde tamamen bir yeni prodüksiyon demek oluyor. Çünkü gerçekten çok yoğun bir psikolojik tanımlamaların yapılması gereken eser psikolojik gerilim operası. Bütün o kişilerin birbirleriyle ilişkilerindeki bağlar son derece önemli. Zaman zaman dostluk, oyun, şakalaşma ve zaman zaman korku ve özellikle Gouvernebien’nin korkusu, belki de hayalinde yarattığı dediğimiz korku. Bütün çevresini de etkiliyor. Hayaletlerin iç dünyası bir yandan, çocuk öte yandan Governess ve evin kâhyası hanım, bu altı kişinin içinde dönen bir oyun. Bu nedenle, her cümlesini yeniden yıllar sonra farklı bir bakış açısıyla değerlendirip inceledim. Aslında hep birlikte inceledik.
– Psikolojik olarak yoğun ama heyecanlı bir eser. Tüm bunlar düşünüldüğünde çalışma sürecinizden bahseder misiniz?
Çok uzun olmasa bile çeşitli nedenlerden dolayı yoğun bir çalışma oldu. Evet gerçekten çalışırken psikolojik yorgunluk ve heyecan duyduğumuz farklı bir eser oldu. Ama zaten 20. yüzyılın başındaki Henry James’in hikâyesinden alınan bu eser böyle bir yapıya sahip.
ŞEYTANIM KİM?
– Eser sizin gözünüzden ne anlatıyor?
Masallar nasıl, konuşulamayan, söylenemeyenlerin, bir şekilde farklı bir biçimde anlatımıyla gerçekleşmişse, burada benim için bazı gerçeklerin farklı şekilde, hayaletlerin de var olduğu bir şekilde anlatılması… Bütün çeşitli yorumlarda, mürebbiyenin bir hezeyanı mıdır? İşte genç bir kadın küçük bir çevreden çıkmış, banliyö’den gelmiş ya da taşradan gelmiş ve ilk defa bir iş bulmak üzere gelmiş. İki çocuğun amcasını tanıdığı zamanki duyduğu heyecanın bir devamı mı? Yoksa oradaki, birtakım şeyleri farklı olarak düşünmesi mi? Hayalinde bütün çocukların hayaletlerle oynadığını düşünmesi mi? Bütün bunların ötesinde benim için önemli olan farklı bir anlatımdı.
– NASIL FARKLI?
Mesela oradaki kâhyanın, gördüklerini söyleyememesi ve görmemezlikten gelmesi mi? Çocukların gerçekle gerçek dışını bir arada tutması mı? Eser bunların hepsine değiniyor. Ama ben gerçek bir öykü gibi düşündüm: Masalla bunu kıyaslamak adına değil de masalın çıkış noktasının o olduğu söylendiği için. Anlatılamayanların hayaletleri de devreye sokularak bir şekilde anlatılması diyorum. Onun için de gerçekçi bir anlatıma gitmek istedim. Britain’ın müziği de o kadar yardımcı oluyor ki bütün bunları anlatmaya ve zaten onu dinlediğiniz zaman gerçekçi olmak zorunda olduğunuzu anlıyorsunuz. Bu eser ile ilgili anlatılabilecek ve konuşulabilecek çok şey var. Ama son olarak şunu söyleyebilirim, eserde şunu açık bıraktım: Sonunda “Sen şeytan” diyor. Şeytanı hangisine söylüyor? Onu bir soru işareti olarak bırakıyorum.
More Stories
YÖKDİL/2 ne zaman? 2025 YÖKDİL başvuru tarihleri
Tolga Çevik ve İbrahim Büyükak’tan yeni komedi filmi: Kalender Pide
3 bin 500 yıllık izler: Anadolu’daki gizemli küllerin sırrı çözüldü